Typefully

Beceriksiz yöneticilerden, yönetimsiz yönetmenlere...

Avatar

Share

 • 

3 years ago

 • 

View on X

Oturup film izlemek gibi bir alışkanlığım yok. Bugün iftarda çocukluk arkadaşları bir araya gelince iftar sonrası kim taktı ise bizi bu filmi izledik. Sinema kültürüm yok, film eleştirmeni değilim. Ben keyif aldım güzel izlenir. Ama benim moralimi bozan başka şey oldu. +++
Önce biraz spoiler vereyim; Bitva za Sevastopol, tarihin en başarılı kadın keskin nişancısı Lyudmila Pavlichenko'nun hikayesini konu ediyor. Savaşın patlak vermesi, genç bir öğrenci olan Lyudmila Pavlichenko'nun dünyasını alt üst eder.
1941 yılında orduya katılmaya zorlanan Lyudmila’nın yetenekli keskin nişancı çıkar. Etkileyici becerisi ve hüneri ile erkekler arasında öne çıkan ablamız, Alman Yüksek Komutanlığı büyük bir tehdit olarak görür ve ne pahasına olursa olsun kızın ortadan kaldırılması emrini verir.
Gelelim benim moralimi bozan olaya; Tomris hatundan tutunda, Umay anaya, Çin Tömür Batur” destanında ağabeyini korumak için tek başına bir orduyla savaşan “Mehtumsula'dan tutun da
Müslüman Uygur Türklerinin Hotenli Budistlerle yaptıkları savaşta, saraydaki kızları da yanına alarak savaş meydanında büyük kahramanlık gösterip ve sonunda şehit düşen Kızılçı Hanıma Yine aynı savaşta;
Hotenli Budistlerin yani düşmanların bebeklerini emzirmek zorunda kalan ve namusuna leke geldiğini düşünerek, göğüslerini kesip atan Emçek Hocama kadar, hatta yakın tarihe bile baksak bir çok destansı Türk kadınlarının örnekleri ile dolu mazimiz.
Kurtuluş savaşında Türk kadınları sadece cephe gerisinde değil, cephede muharip olarak görev alarak Millî Mücadele’nin başarıya ulaşmasında rol oynamışlardır. Kara Fatma, Şerife Bacı, Halide Edip, Çete Ayşe, Halime Çavuş, Tayyar Rahime, Gördesli Makbule
Ve daha ismini sayamadığımız binlerce destansı olaylara adını yazdıran Türk kadınları ne yazık ki hepimiz tarafından unutuluyor.. O değilde kahramanlıklarla dolu binlerce yıllık Türk tarihi ve batılı bilim adamları tarafından altın çağ olarak adlandırılan
Geçtiğimiz bin yıl Müslümanların o yükseliş dönemleri varken bize düşe düşe simülasyonun en boktan tarafı düştü yanarım yanarım da ona yanarım. O zaman hep varlık içindeymiş insanlar şimdi bakınca hep yokluk içindeyiz.
Haya yok, edep yok, saygı yok, sevgi yok, dostluk yok, kardeşlik, arkadaşlık yok. Sözde seçim falan ülkenin kaderini belirliyoruz hesabı millet kıvranıyor değil mi ama unutmayın. Bir milleti millet yapan, yaşatan değerleri, destanları, şiirleri, masal ve hikayeleridir.
Kimse şirin için dağları delmiyor farkındamısınız? Artık Köroğlu, Malkoçoğlu, Dadaloğlu yok. Artık kimse Dede Korkut'u tanımıyor fakat Anadolu'nun en ücra köşesinde bile; Çocuklar, gençler "Don Kişot"'un kahramanlıklarını, "Romeo ve Juliet"in aşkını biliyor, konuşuyorsa.
O millet artık millet olma bilincini yitirmiş ve yavaş yavaş yok olmaya yüz tutmuş demektir. Öyle bir simülasyon dayız ki; Sinema sektörü sinema değil, Milli eğitim, eğitim değil, Devlet,hükumet dediğin devlet değil.
Hep beraber el birliği ile s*çtık içine, bir güzelde sıvazladık. Vesselam.
Avatar

✗Root

@xtroot

Bilinçlerimiz programlanabilir! Eğer siz kendiniz için kodlamıyorsanız, sizin yerinize biri,kendi çıkarı için yapacak ve muhtemelen siz farkında olmayacaksınız.