1- ''1971 kışında, Asya gribi yüzünden çok ciddi rahatsızlanan 18 yaşındaki bir delikanlı, ölüm eşiği tecrübesini şu şekilde anlatır:
"Birkaç gün yatakta kaldıktan sonra, şuurumu kaybettim ve uzun bir tünelden aşağı çekildim.
Çok parlak olan ama göz kamaştırmayan, beyaz bir ışık
(nur) gördüm. Bu tecrübe kesinlikle ulvî bir hâldi ve içimde tarifedilemez duygular uyandırdı. Daha önce hiç yaşamadığım bir huzur ve sevinç hissettim.
Tünelden çıktığımda kendimi,etrafına nur yayan,çok güçlü bir ruhaní varlığın huzurunda buldum. Görkemli dağları,geniş vadileri ve ormanları olan güzel birmanzaranın parçasıydım. O varlık bana dünyada bulunma maksadım hakkında bilgiler verdi ve gelecekteki bazı olaylardan bahsetti
Bunların birçoğu daha sonra gerçekleşti. Ben istemesem de bana, hayatımın maksadını yerine getirmek için bedenime geri dönmem gerektiğini söyledi.
Çok kısa bir süre sonra, yavaş yavaş bedenime geri döndüm ve bu dünyadaki şuurumu yeniden kazandım.
Bu tecrübe, dünyada yaşadığım herhangi bir tecrübeden çok daha gerçek, canlı ve yoğundu. Üç boyutludan ziyade, dört boyutlu bir tecrübeydi." 👇🏻
2- 1988 yılında Moody ve Perry tarafından neşredilen Ötedeki Nur isimli kitapta, bir hastanın ABD'de geçirdiği bir ameliyat esnasında yaşadığı tecrübeler şöyle aktarılır:
"Ameliyat başlamadan önce cerrah ve anestezi uzmanına,yıllardır muzdarip olduğum alerjilerim hakkında bilgi verdim. Ameliyat esnasında bir ilaca karşı ağır bir alerjik reaksiyon gösterdim
ve kalbim durdu.
Kalbim durur durmaz kendimi tavandan ameliyat odasını seyrediyor hålde buldum. Doktorlar ve hemşireler telaş içinde beni hayata döndürmeye çalışıyordu. Aşağıda bir panik havası olmasına rağmen ben çok derin bir huzur içindeydim. Hiçbir ağrı hissetmiyordum.
Sonra oradan ayrılıp hemşirelerin bulunduğu bir odaya geçtim. Bir süre onları seyrettikten sonra bir tünel açıldı ve beni içine doğru çekti. Tünelin sonunda kendimi çok güzel, sırlı ve parlak bir nurla dolu bir mekânda buldum. Orada daha önce vefatetmiş,sevgili akrabalarım vardı.
Sevinç içinde birbirimize sarıldık. Sonra insana kendini unutturacak derecede derin bir muhabbet ve şefkat sahibi, gizemli bir varlığın huzuruna geldim. Bana "Geri dönmek istiyor musunuz?"
diye sordu.
Karar vermek çok zordu. Orada kendimi tam olarak "eve dönmüş" hissediyordum, ancak sonunda bedenime geri döndüm.''
"Aslında ölümün arkasına saklanan güzelliklerin farkında olan bir kimsenin ölümü kerih görmesi mümkün değildir: Ne var ki varlığı yanlış yorumlayan,
...her şeyi bu dünyadan ibaret gören,fizikí âlemin ötesini müşahede edemeyen, dünyayı maksud-u bizzat (asıl maksat) zannederek kendini bütünüyle onun kucağına atan bir insana
ondan ayrılma da çok zor gelecektir: Bundan
ötürü ölümü kerih görecektir.
Çünkü o, ölümle ulaşılabilecek güzelliklerin farkında olmadığı gibi, onun, dünyada görüp tattığı güzelliklerin asıl kaynağına ulaşma gibi bir azim ve niyeti de yoktur."
Ölümü kerih görmemenin, "ölmek istemek"anlamına gelmediğini de hatırlatmakta fayda vardır.
Zira Nebi(sav),"Hiçbiriniz ölmeyi temenni etmesin!Zira ölmeyi temenni eden kişi muhsin ise,(yaşayarak)belki hayır ve ihsanlarını daha da artırır. Şayet günahkâr biriyse,tövbe edip riza dairesine girme ihtimali vardır" buyurmaktadır.''
(O. Corazza, M.G, Buhari, A. Kılıç,Çağlayan)