Nebi sav:
''Üç kişinin dışında beşikte iken konuşan olmamıştır. Bunlar, Meryem oğlu İsa ve Cüreyc’e şahitlik yapan çocuktur. Cüreyc âbid bir adamdı. Kendine bir ibadethane edinerek orada ibadete koyulmuştu.
(Bir gün) namaz kılarken annesi gelip: Ey Cüreyc, diye seslendi. Cüreyc (içinden): Yâ Rabbi, anneme cevap vermekle, namaza devam etmek arasında kaldım dedi ve namaza devam etti. Annesi dönüp gitti.
Ertesi gün yine gelip: Ey Cüreyc, diye çağırdı.
Oğlu (yine içinden): Yâ Rab, anneme cevap vermekle namaza devam etmek arasında kaldım, dedi; yine namazına devam etti. Ertesi gün yine gelip; –Ey Cüreyc, diye çağırdı.
Oğlu: Yâ Rab, anneme cevap vermekle namaza devam etmek arasında kaldım, dedi; yine namazına devam etti. Bunun üzerine annesi: –Allah’ım, fahişe kadınların yüzüne bakmadıkça bunun canını alma, diye beddua etti.
Bir gün İsrailoğulları Cüreyc’ten ve onun ibadetinden söz ederken güzelliği ile meşhur fahişe bir kadın da orada bulunuyordu. Bu kadın: –Eğer isterseniz bu âbid kişiyi ben yoldan çıkarabilirim, dedi ve onu yoldan çıkarmak için uğraşmaya başladı.
Fakat Cüreyc kadına iltifat etmedi. (Yoldan çıkaramayacağını anlayan kadın) Cüreyc’in ibadetgâhına sığınmakta olan bir çobana gelip onunla cinsi münasebette bulunarak gebe kaldı ve çocuğu doğurunca da onun Cüreyc’ten olduğunu ileri sürdü.
Bunun üzerine halk, Cüreyc’in başına üşüştü, onu oradan çıkardı ve ibadethaneyi de yıktı, Cüreyc’i de dövmeye başladı.
Cüreyc: Ne oluyor size, ne yapıyorsunuz, deyince: Sen bu kadınla zina etmişsin ve bu çocuğu senden (hamile kalarak) doğurmuş, dediler.
Cüreyc: Çocuk nerede, dedi.
Çocuğu getirdiler.
Cüreyc: Beni bırakın da namaz kılayım, dedi. Namazı kıldıktan sonra çocuğa gelip karnına dürttü ve: Ey çocuk, senin baban kim, dedi.
Çocuk da: Filan çobandır, diye cevap verdi.
Bunun üzerine halk Cüreyc’e dönerek onu öpmeye ve üstünü başını sıvazlamaya başladılar ve: Yıkılan mabedini tekrar, hem de altından yapacağız, dediler. Fakat o: Hayır, olmaz; ibadethaneyi önceki gibi kerpiçten yapın, dedi ve o şekilde yaptılar.
Günün birinde bir çocuk, annesini emerken oradan, atlı, iyi giyinmiş, yakışıklı soylu bir adam geçti.
Çocuğun annesi: –Allah’ım, çocuğumu buna benzet, dedi. Çocuk memeyi bırakarak süvariye döndü ve ona bir müddet baktıktan sonra:
Allah’ım beni ona benzetme, dedi, sonra annesinin memesini emmeye devam etti. (Ravi anlatmaya devam ediyor):
Peygamber’in şehâdet parmağını ağzına koyarak çocuğun emişini taklit edişi hâlâ gözümün önündedir, dedi ve parmağını emmeye başladı.
Sonra şöyle buyurdular: (Anne ile çocuk) halkın zina ve hırsızlık suçu ile dövdükleri bir cariyenin yanından geçtiler.
Cariye: Hasbiyallâhu ve ni’me’l-vekîl (Bana Allah yeter, o ne güzel vekildir.), diyordu. Çocuğun annesi: –Allah’ım, çocuğumu bu kadının durumuna düşürme, dedi.
Bu sefer çocuk, emmeyi bırakarak cariyeye baktı ve: Allah’ım beni onun gibi yap, dedi. Bunun üzerine birbirleriyle konuşmaya başladılar. (Kadın çocuğunun niçin kendisine muhalefet ettiğini anlamak için:) İyi ve düzgün kıyafetli bir adam geçti.
Ben de: “Allah’ım, oğlumu buna benzet.” diye temennide bulundum. Sen ise, “Allah’ım, beni ona benzetme.” dedin.
Şu cariyeyi, “Zina ettin, çaldın.” diye döverek yanımızdan geçirdiler. Bunu görünce ben: “Yâ Rabbi, çocuğumu buna benzetme.” dedim.
Sen ise, “Allah’ım, beni onun gibi yap.” dedin, deyince, çocuk şöyle cevap verdi: –O adam, zorba ve merhametsizin biriydi. Bu sebeple, “Yâ Rabbi, beni böyle zorba yapma.” dedim. Cariyeye gelince, halk ona, “Sen zina ettin.” diyorlardı.
Hâlbuki o zina etmemişti. “Çaldın.” diyorlardı, hâlbuki o çalmamıştı. Bundan dolayı, “Allah’ım, beni bunun gibi (günahtan beri) kıl.” diye dilekte bulundum.''
(Müslim, Birr, - Buhârî)