''Boyumuzun çok uzaması, kimyasal değişimlerimizin yoğunluğunu azaltacaktır. Şüphesiz sezme gücümüzü ve çevikliğimizi de kısmen azaltır.
Meselâ, atın metabolizması farenin metabolizmasından daha az aktiftir. Uzun ve kısa boylu ırklar vardır:İsveçliler ve Japonlar gibi.
Belirli bir ırkta çeşitli boyda insanlara rastlanır. İskelet hacimlerindeki bu farklar endokrin bezlerinin durumundan ve onların zaman ve mekân içinde karşılıklı faaliyetlerinden kaynaklanır. Demek ki, bunların derin bir manası var.
Bir milleti oluşturan fertlerin boylarını, uygun bir yaşayış tarzı ve besin ile uzatmak veya kısaltmak mümkündür. Umumiyetle en hassas, en çevik ve dayanıklı insanlar uzun boylu değildirler. Dahi insanlar için de durum aynıdır. Mussolini orta boylu, Napolyon ise kısa boylu idi.
Aynı ırkta fertlerin şekilleri yaşayış tarzlarına göre değişir.
Hayatını mücadele ile geçiren, hava değişmelerine ve tehlikelere meydan okuyan Galile'nin keşifleri, Leonardo da Vinci ve Michel Ange'ın şaheserleri ile heyecanlanan Rönesans insanının şekil ve görünüşü;
hayatı bir büroda,kapalı arabalarda ve saçma filmler seyrederek, radyo dinleyerek,golf veya briç oynayarak geçen modern devrin insanınınkinden çok farklı idi' (Carrel)
Yeni içerikler,özetler,makaleler,podcastler ve fazlası için yıllık abone olabilirsiniz.bit.ly/3DWCa0Y